TOPLUMSAL CİNSİYET BAĞLAMINDA AKTİF VE SAĞLIKLI YAŞLANMA


Kul Parlak N.

AKTİF VE SAĞLIKLI YAŞLANMA, ORHAN KOÇAK, Editör, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ, İstanbul, ss.167-192, 2019

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Ders Kitabı
  • Basım Tarihi: 2019
  • Yayınevi: İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.167-192
  • Editörler: ORHAN KOÇAK, Editör
  • İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adresli: Hayır

Özet

Dünya nüfusunun yaşlanmasıyla birlikte sağlık hizmetlerinde gelişim, ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerini, sağlık harcamalarını, kamu emeklilik sistemlerini, emek piyasalarını, istihdamı ve sürdürülebilir gelişmeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Ülkelerin bu zorluklarla nasıl yüzleşeceği, zorlukları nasıl aşacağı ve fırsatların nasıl değerlendirileceği yeni politika arayışlarını gündeme getirmiştir. İyi yaşlanmanın nasıl olacağına yönelik olarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen aktif yaşlanma, sosyal politikada çok boyutlu bir kavram olarak normatif bir önem kazanmıştır. İnsanların yaşlanma sürecinde yaşam kalitesinin artırılması için sağlık, güvenlik ve katılım fırsatlarının optimum seviyeye çıkarılma süreci olarak tanımlanmıştır. Bu dönemdeki bireylerin bir taraftan dirençliliğini artırarak diğer taraftan kırılganlığını azaltarak, finansal veya topluma katılımdaki zorluklarla başa çıkma kapasitelerini güçlendirmeye çalışılır. Bununla birlikte yaşlanma cinsiyetler arasında farklı şekillerde yaşanmaktadır. Bu farklılık, sadece biyolojik değildir. Yaşam boyunca devam etmektedir. Roller, meslek kariyer, kaynaklar, emeklilik ve emeklilik sonrası deneyimler cinsiyete göre farklılık gösterir. Yaşlanma deneyimleri, karmaşık bir doğaya sahiptir. Hem istihdam, sağlık, bağımsızlık ve sosyal katılım alanlarında yaşlanma deneyimlerinde hem de sahip olunan yeteneklerle birlikte aktif olarak çalışma kapasitesinde giderek derinleşen eşitsizlikler söz konusudur. Toplumsal cinsiyet, yaşlılıktaki eşitsizliğin temel boyutlarından biridir. Bireylerin aktif bir biçimde yaşlanabilmesi, erkekler ve kadınlar için eşit olarak gerçekleşememektedir. Ekonomik, sağlık ve bakım kaynaklarına sahip olma, erişim, kullanma ve ulaşılabilirlikteki eşitsizlikler, yaşlı kadınlar için dezavantaj oluşturmaktadır. Cinsiyet farklılıklarının yaşlılıktaki en önemli yansıması, yoksulluk riski ve sosyal dışlanmada görülmektedir. Kadınların yalnız yaşama ihtimalinin fazla olması, erkeklerden çok daha yüksek bir yoksulluk veya sosyal dışlanma riskine maruz kalmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda bireylerin toplumdan dışlanmadan onurlu bir yaşam sürebilmeleri için toplumsal cinsiyet yaklaşımıyla eşitsizliklerin incelenmesi ve öncelikli olarak belirlenen alanlarda uygulanacak politikalarla eşitsizliğin önüne geçmek aktif yaşlanma bağlamında büyük önem taşımaktadır. Eşitlikçi temelde güçlü politikalarla sürdürülebilir büyümenin, küresel yaşlanmaya etkili bir şekilde entegre edebilmede önemli bir fırsat sunacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda toplumsal cinsiyetin yaşlanmayla kesiştiğinde nasıl değiştiği ve eşitsizlik getirdiği incelenmesinde yarar vardır