AKTİF VE SAĞLIKLI YAŞLANMA , Orhan Koçak, Editör, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ, İstanbul, ss.278-296, 2019
Emekli sistemlerinin kurulması, yaşlılar için hak, onur ve gelir güvenliğinin sağlanması
açısından esastır. Yaşlılıkta gelir güvenliği hakkı, insan hakları belgelerine ve uluslararası
çalışma standartlarına dayalıdır ve ülkelerin yerine getirmek olduğu sorumluklardan biridir.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde oluşturulan sosyal koruma sistemleri, yaşlılar açısından
sosyal güvenlik hakkının gerçekleştirilmesinde, gelir güvenliği, sağlık ve bakım hizmetleri gibi
temel hizmetlere erişimin sağlanmasında özellikle önemli bir rol oynamaktadır.
Gelişmiş ülkelerde son dönemlerden bir olgu olarak ortaya çıkan nüfusun yaşlanması
küresel etkilere sahip önemli bir eğilimdir. Küresel düzeyde nüfusun 65 yaş ve üstü kesim, diğer
tüm yaş gruplarından daha hızlı bir şekilde büyümektedir. Gelecek yıllarda daha da büyüyeceği
tahmin edilmektedir. Ortalama yaşam süresinin uzaması, insanlık tarihi için önemli bir
başarıdır. Mevcut refah düzeyi, önceki yıllara nazaran artmıştır. Sağlık, iletişim ve ulaşım
alanındaki gelişmeler gerçekleşmiş, bireylerin sağlıklı yaşam konusundaki farkındalığı
artmıştır. Uzun yaşamın sunduğu fırsatlar, sosyal ve ekonomik olarak aktif, güvenli ve sağlıklı
yaşlanan bir toplumun sağlayabileceği katkılarla beraber sınırsızdır. Ancak bu fırsatlar, sosyal,
ekonomik ve kültürel zorlukları da beraberinde getirmektedir. Nüfusun yaşamasının itici gücü
doğurganlık ve ölüm oranlarının düşmesi, uzun vadeli eğilimler olup tüm yaşlardaki yaşam
beklentisini arttırmaktadır. Her yıl yaşlıların sayını arttırmaktadır. Bu bağlamada çalışma
çağındaki nüfusun azalması, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve yaşam standartlarının ve
emekli maşaların önemli ölçüde düşmesi, emeklilik sistemlerinin sürdürülemez hale geleceği
göstermektedir. Paralel olarak, sağlık hizmetlerinin paylaşımı ve sosyal güvenlik hakları gibi
pek çok sorunun da hızla ortaya çıkması, ülkeleri özellikle gelişmiş ülkeleri sosyal ve politik
açıdan adeta bir açmazla karşı karşıya bırakmıştır. Yaşlı nüfustaki artış toplam nüfustaki
artıştan daha hızlıdır. Diğer bir ifadeyle bu gelişme, yakın bir gelecekte sadece emeklilik
sitemlerini değil aynı zamanda yaşlıların gündelik yaşamlarının kalitesini olumsuz yönde
etkileyecektir. Dolayısıyla aileden işgücü piyasasına kadar toplumun pek çok alanında önemli
düzenlemelerin şimdiden yapılması gerekmektedir.
Yaşlanan bir toplumun, emek piyasalarını, emeklilik sistemlerini ve sağlık sistemlerini
zorlayacağı açıktır. Gerek Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kurumların ve gerekse AB’nin
gelecekte karışılacak bu problemlerle başa çıkmanın bir yolu olarak aktif yaşlanma stratejisini
geliştirdiği görülmektedir. Aktif yaşlanma, insanların yaşlandıkça yaşam kalitesini artırmak
için sağlığı, katılımı ve güvenliği en üst düzeye çıkarmayı ifade etmektedir. Daha fazla insanın
topluma ve daha uzun süre katkıda bulunmasını sağlayarak nesiller arasındaki dayanışmayı
güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Kapsamlı politik bir içeriğe sahip aktif yaşlanma ile sorunlar,
avantaja dönüştürülmeye çalışılmaktadır.