Non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı (NAFLD) ile human adenovirus 36 ilişkisinin araştırılması


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2022

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: HARİKA ÖYKÜ DİNÇ

Danışman: Bekir Sami Kocazeybek

Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu

Özet:

Günümüzde en sık görülen karaciğer hastalıkları arasında yer alan NAFLD, karaciğer hücrelerinde çeşitli nedenlerden dolayı lipid birikmesi sonucu gelişmektedir. HAdV-36'nın E4orf1 geni aracılığıyla adipoz dokuda, adiposit proliferasyonu ve farklılaşmasına yol açarak obezite ve ilişkili hastalıkların gelişmesine neden olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, HAdV-36-obezite ilişkisine dair araştırmalar son yıllarda obezite ile ilişkili NAFLD gibi hastalıklar üzerinde de devam etmektedir. Bu kapsamda erişkinlerde olgu-kontrol temelli, klinik retrospektif olarak planlanan çalışmamızda 106 farklı metabolik profillere sahip karaciğer yağlanması olan çalışma grubu ve 81 normal kilolu sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubunda serum nötralizasyon yöntemiyle HAdV-36 nötralizan antikor varlığını ve ELISA yöntemiyle serum adipokin (leptin, adiponektin ve IL-6) düzeylerini saptayarak, "HAdV36-NAFLD" ilişkisini göstermeyi amaçladık. Bununla birlikte karaciğer yağ dokusu örneklerinde Nested-PCR yöntemiyle HAdV-36 DNA varlığını araştırmayı amaçladık. 106 hastanın 10'unda, 81 kontrol olgusunun ikisinde HAdV-36 nötralizan antikor varlığı belirlenmiş, aralarında anlamlı fark saptanmıştır (p=0.05). Çalışma grubunda total kolesterol, trigliserid ve adipokin serum düzeyleri anlamlı olarak yüksek bulundu (p=0.05). NAFLD olan çalışma grubu olgularında HAdV-36 nötralizan antikor pozitif olgularda, serum adipokinleri açısından anlamlı bir fark saptanmazken, LDL ve total kolesterol düzeyi anlamlı olarak yüksek bulundu (p=0.05). HAdV-36 OR=4,11 değeri ile bir risk faktörü olarak belirlenirken, binary lojistik regresyon analizinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark göstermedi. Hastalardan alınan yağ dokusu örneklerinin hiçbirinde HAdV-36 DNA'sı saptanmamıştır. Sonuç olarak, bu veriler multifaktöriyel etiyolojiye sahip olan NAFLD ile HAdV-36 etiyopatogenez ilişkisinde HAdV-36 varlığının karaciğer yağlanmasında bir rolünün olabileceğini düşündürebilir. Ancak, bu ilişkinin daha net ortaya konulması için geniş serili ve özellikle kohort temelli yeni çalışmalara gereksinim olduğunu düşünmekteyiz